MEDYA MÜFETTİŞİ - VATAN YORUMCULARI
''Siyasete giren gazeteci'' , ''siyasetin içindeki akademisyen yorumcu köşe yazarı'' gibi onlarca başlık var şu ara Medya Müfettişi'nin köşesine taşınacak.
Diğer taraftan Medya'da tartışılan en popüler konuların başında, hala ''yandaşlık'' üzerinden devam edenler geliyor.Bugün Can Ataklı'nın yazdıklarını mercek altına alacağım.
İktidara destek olanlar yandaş, muhalefete destek ise, yandaşlık değil diyor Ataklı. ''Muhalefet icra yetkisinde olmadığı için yandaşlığın bir karşılığı da olamaz'' gerekçesi ile.
Bu gazetecilerin iktidar yandaşı olarak nitelenmesinin nedeni, fikri bakımdan iktidarı desteklemelerinin ötesinde iktidar kaynaklı yayın organlarından veya bir şekilde mali olarak iktidardan beslenmeleri diye ekliyor .
Sanki muhalefete yakın yayın organı, iktidara sadece inandığı için fikri destek verebilecek gazeteci yada yorumcuyu, geçinmesi için başka desteğe ihtiyaç bırakmayacak şekilde istihdam ediyormuş gibi.
Liberallere çağrıda bulunan Can Ataklı, tam anlamıyla gaz veriyor. ''Hele bir desteği kesin de şu Ak Parti, kendini, kendinden olan kişiler ile savunsun'' diye.
Ancak yarın da biri çıkar, ''siz bir muhalefeti kesin de şu iktidar bir rahat etsin'' derse, bu isimler, sansür, basın özgürlüğü diye feryat etmeye başlayacaklardır. Veya eskaza başbakan gazetecilerle ilgili, bir sitem edip bir hafta şöyle yazmayın diye bir çağrıda bulunsa neler olur bir düşünün.
Roller böyle dağıtılmış işte bir kere.
Öbür cephede neler oluyor derseniz, Medyanın içinden konularda, polemiklerde kalemini konuşturan Ahmet Kekeç, Oktay Ekşi örneği ile yandaş iddialarını göğüslemeye çalışıyor. Kimin yandaş olduğu çıktı ortaya demeye getiriyor.
Oysa herkes biliyor zaten herkesin taraflı olduğunu. Halk da vatandaş da taraflı...
Bugün Vatan'a neden fazla takıldım bilmiyorum, Mustafa Mutlu'ya da değinmem lazım. Mutlu'nun yazısı birden fazla konuyu içeriyor. Baktığım zaman Hizbullah'ın tepe yöneticilerinden iki sanığın tahliyelerinden sonra imzaya gitmemelerini yazmasına saygı duyarken, Minik Serçe Neden Ötmüyor başlığıyla sanata yaptığı saygısızlığa inanamıyorum. Serçe, neden kendisi Alkol kullandığı halde çocuklara ve gençlere yönelik alkollü içki yasağına dair ''ötmemiş'' ...Yakın arkadaşı Meral Okay'ın Muhteşem Yüzyıl dizisine gelen yorumlara neden tepki göstermemiş...
Bu arada hala madem gündem bu, diziye gelen tepkileri abartılı bulduğumu geçte olsa yazıyorum. Markar Esayan'ın birkaç gün önce yazdıkları konuyu iyi özetlemişti: Atatürk'ü içki içerken,Said Nursi'yi Atatürk'ü azarlarken gösteriyor diye kızan zihniyet ile, Sultanları ''fuhuşçu'' gösteriyor diye kızan zihniyet aynı.
Mutlu, açılıma karşı çıkanlar iki cihanda da lekelidir diyen Sezen Aksu, diziyi eleştirenler için neden bu yorumu yapmadı diye soruyor.
Kimse sana neden diziyi eleştirenlerin yaptığı gibi yorum yapmıyorsun diyor mu? Yapmak istemeyebilir, yapmayabilir.
Dahası Mutlu'nun, dini korumak için gerçekleştiğine emin olduğu, onlarca laik ülkede benzer şekilde uygulanan düzenlemeyi, doğru buluyor olamaz mı Minik Serçe?
Mutlu, Minik Serçe gibi bir ismin ''ötmesinden'' bahsediyor ya, bir sanat eserine ucube nitelemesine dair tartışmalar geldi aklıma....
Diğer taraftan Medya'da tartışılan en popüler konuların başında, hala ''yandaşlık'' üzerinden devam edenler geliyor.Bugün Can Ataklı'nın yazdıklarını mercek altına alacağım.
İktidara destek olanlar yandaş, muhalefete destek ise, yandaşlık değil diyor Ataklı. ''Muhalefet icra yetkisinde olmadığı için yandaşlığın bir karşılığı da olamaz'' gerekçesi ile.
Bu gazetecilerin iktidar yandaşı olarak nitelenmesinin nedeni, fikri bakımdan iktidarı desteklemelerinin ötesinde iktidar kaynaklı yayın organlarından veya bir şekilde mali olarak iktidardan beslenmeleri diye ekliyor .
Sanki muhalefete yakın yayın organı, iktidara sadece inandığı için fikri destek verebilecek gazeteci yada yorumcuyu, geçinmesi için başka desteğe ihtiyaç bırakmayacak şekilde istihdam ediyormuş gibi.
Liberallere çağrıda bulunan Can Ataklı, tam anlamıyla gaz veriyor. ''Hele bir desteği kesin de şu Ak Parti, kendini, kendinden olan kişiler ile savunsun'' diye.
Ancak yarın da biri çıkar, ''siz bir muhalefeti kesin de şu iktidar bir rahat etsin'' derse, bu isimler, sansür, basın özgürlüğü diye feryat etmeye başlayacaklardır. Veya eskaza başbakan gazetecilerle ilgili, bir sitem edip bir hafta şöyle yazmayın diye bir çağrıda bulunsa neler olur bir düşünün.
Roller böyle dağıtılmış işte bir kere.
Öbür cephede neler oluyor derseniz, Medyanın içinden konularda, polemiklerde kalemini konuşturan Ahmet Kekeç, Oktay Ekşi örneği ile yandaş iddialarını göğüslemeye çalışıyor. Kimin yandaş olduğu çıktı ortaya demeye getiriyor.
Oysa herkes biliyor zaten herkesin taraflı olduğunu. Halk da vatandaş da taraflı...
Bugün Vatan'a neden fazla takıldım bilmiyorum, Mustafa Mutlu'ya da değinmem lazım. Mutlu'nun yazısı birden fazla konuyu içeriyor. Baktığım zaman Hizbullah'ın tepe yöneticilerinden iki sanığın tahliyelerinden sonra imzaya gitmemelerini yazmasına saygı duyarken, Minik Serçe Neden Ötmüyor başlığıyla sanata yaptığı saygısızlığa inanamıyorum. Serçe, neden kendisi Alkol kullandığı halde çocuklara ve gençlere yönelik alkollü içki yasağına dair ''ötmemiş'' ...Yakın arkadaşı Meral Okay'ın Muhteşem Yüzyıl dizisine gelen yorumlara neden tepki göstermemiş...
Bu arada hala madem gündem bu, diziye gelen tepkileri abartılı bulduğumu geçte olsa yazıyorum. Markar Esayan'ın birkaç gün önce yazdıkları konuyu iyi özetlemişti: Atatürk'ü içki içerken,Said Nursi'yi Atatürk'ü azarlarken gösteriyor diye kızan zihniyet ile, Sultanları ''fuhuşçu'' gösteriyor diye kızan zihniyet aynı.
Mutlu, açılıma karşı çıkanlar iki cihanda da lekelidir diyen Sezen Aksu, diziyi eleştirenler için neden bu yorumu yapmadı diye soruyor.
Kimse sana neden diziyi eleştirenlerin yaptığı gibi yorum yapmıyorsun diyor mu? Yapmak istemeyebilir, yapmayabilir.
Dahası Mutlu'nun, dini korumak için gerçekleştiğine emin olduğu, onlarca laik ülkede benzer şekilde uygulanan düzenlemeyi, doğru buluyor olamaz mı Minik Serçe?
Mutlu, Minik Serçe gibi bir ismin ''ötmesinden'' bahsediyor ya, bir sanat eserine ucube nitelemesine dair tartışmalar geldi aklıma....