Kayıtlar

kılıçdaroğlu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kronik yenilgi ve Kılıçdaroğlu

İktidar yürüyüşü uzun bir yolculuk...  Çarşamba günü TRT'nin hazırlamış olduğu 'Büyük Yürüyüş' belgeselinin ilk bölümünü izledim. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir zaferi ile başlayan dönemden, 2002 seçimlerine kadar yaşadıklarını akataran ilk bölüm bunu birkez daha hatırlatıyor ... Gelelim CHP'nin yürüyüşüne... Laiklik ilkesi noktasında tabanının tek adres gördüğü bir parti. Sosyal demokrasi konusunda ise bu tabanı ne kadar ikna ettiği bilinmiyor. Uzun yılların ardından şu veya bu sebeple genel başkan değişikliği yaşandı. Değişim, iktidar için atılım yapılamadığı gözlemi ve bu konuda ümitsizliğin artması ile mümkün oldu. Araçları onaylamasak da durum buydu... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu muhtemelen taban için ümitti... Bi süre sonra bu ümit azaldı. Yerel seçimlerde, Ergenekon davalarında yaşanılan görüş ayrılıklarına rağmen birlikte hareket ettikleri kesimlerin desteği de İstanbul'u almalarına yetmedi... Sebeplere değinerek uzatmayalım...

Faiz indirimi tartışmaları

Merkez Bankası'nın yarım puanlık faiz indirimi kararı Başbakan Erdoğan'ı rahatsız etti. Yetersiz geldi. Bu konuda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın kurumların bağımsızlığına dikkat çekmesi önemli. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'de böyle düşünüyor. Bu iki isimle Erdoğan'ın arasını açmak isteyenler, fikir ayrılığının çatlak yatatmasını bekleyenler var. Peki hangisi halkın lehine? Faiz yükselişi ve yurtdışından sıcak para girişi orantılı. Doğrudan yatırımcıyı faizin düşük olması olumlu etkiliyor. Ancak enerjimiz ithal. Merkez Bankası doların oynamasını, enflasyonun çıkmasını istemiyor. Dolar artarsa enerji faturları da dar gelirliyi etkileyecek. Ancak faiz artışı büyümeyi olumsuz etkiliyor, yatırım olmayınca istihdam düşüyor. Erdoğan bugüne kadar yüksek büyümeyi sağlamış bir Başbakan olarak, düşük büyüme istemiyor. İstihdam olmayınca düşük enerji faturası neye yarar diye bakıyor ve bunu teferruat olarak görüyor olabilir. Oysa yüksek faiz artışını, Gezi olayları sonrası y...

ABD oyları merak ediyor...

Hükümetin Fethullah Gülen için ABD ile yaptığı görüşme ve iadesini talep edeceği iddiaları gündemde... ABD başkanı Obama'nın Başbakan Erdoğan'a 'mesaj alındı' deyip demediği son Beyaz Saray açıklaması ile iyice irdelendi.  2004 senesinde Gülen ABD'deydi ve ikametinin uzun statüye geçebilmesi için müracaatı mevcuttu. O dönem Türk Dışişleri Bakanlığı'nın bu müracaata destek olarak, Gülen'in Türkiye'deki davalardan beraat ettiğine dair belgeleri bir ön yazı ile ABD Dışişlerine ilettiği belirtiliyor. Dönemin büyükelçisi Faruk Loğoğlu bu belgeleri Abdullah Gül'ün talebi üzerine ilettiğini açıkladı. Ancak dosyaları gayrıresmi şekilde Marc Grossman'a ilettiğini ekledi. Buna gerekçe olarak, ABD Dışişleri'nden bir bilgi talebi gelmemiş olmasını gösterdi... Büyükelçi, önyazıda Gülen'in iyi bir din adamı ve eğitimci olduğunun belirtildiğini anımsıyor... Bugün Türkiye'de Gülen cemaatinin heryeri elegeçirdiğini iddia eden ve bu ele geçirmede kandı...

GÜRSEL TEKİN'İN GAFLAŞTIRILAN SÖZLERİ

Birgül Ayman Güler, Süleyman Soylu gibi bazı milletvekillerinin sözleri üzerinden linç edildiği haftalardayız. Bu sözler çok tartışıldı. Bu sözlerin arkasındaki zihniyeti sorgulamak; makul şekilde yapıldığında anlamlı da. Ancak ben CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin'in bir TV programında ettiği sözlerin medya tarafından haberleştirilmesini mercek altına alacağım. Siyasetçilerin konuk olduğu televizyon programları ve özel röportajlardaki açıklamalarını haberleştirme sürecinde, gazeteler haberi adeta yeniden üretiyor. Ve her yeniden üretmede olduğu gibi açıklamalar çarpıtılıyor. Bu çarpıtma, çoğu zaman konuşmaların öncesi ve sonrasının karartılması suretiyle oluyor. TRT TÜRK'te yayınlanan “Görüş Farkı” programında, ‘’Kemal Kılıçdaroğlunu nasıl devirebilriz diye organizasyonlar yapılıyor mu, ne dersiniz’’ şeklinde sorulan soruya; Gürsel Tekin’in cevabı, pek çok gazetede “olay açıklama” olarak haberleşti. Tekin bu soruya, ‘yarın kurultay var, 81 il başkanı genel başkan...