Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Malvarlığı sınavı ve Çiller

1994 yılında Cindoruk Meclis başkanı... Dönemin başbakanı Çiller ile ilgili malvarlığına dair ANAP'ın verdiği araştırma önergesi için Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırıyor... Çiller o dönem yaptığı konuşmasında"Mücadelemizi yaparken bir dizi çıkar grubunun ayağına basıyoruz" diyor. "Bir dizi çıkar grubunun çıkarlarının kapılarını yüzlerine kapatıyoruz. Çamur atmaya kalkışıyorlar...Çıkar gruplarının sesi varmış, bu boruyu öttürürmüş, öttürsünler" diyor... Çiller'in bu salvoya ilk tepkisinin Banker Bilo ile ilgili yolsuzluk haberlerinin medyada çıkan hali ile derlenmesini istemek olduğunu aktarıyor dönemin Başbakanlık müşavirlerinden Mehmet Bican...  Terör ile Sınanmak isimli kitapta ilgili bölümü okuyorum. Bican, Çiller'in Cindoruk'a dair  son onbeş yıla yönelik tarama talimatı verdiğini aktarıyor. 'Milli gelir 230 milyardan 800 milyar dolara ulaştı' diyen Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları ise Çiller'in o günki açıklamalarına par

Operasyon, medya ve dış güçler...

Herkesin kafasındaki yakın vadeli soru belediye seçimlerinin ahvali ... Yolsuzluk soruşturması oylara etki eder mi? Ak Parti tabanında kemikleşmiş oyların bundan etkilenmeyeceği zaten biliniyor. Şmdiye kadar bu tabanın üzerine çıkan oyların sahiplerinde bir kayma olur mu? Konu yolsuzluk ise diğer aday Sarıgül'ün dosyaları kurcalanır mı? Bu sorulara cevap vermek zor. Dalan'ın kaybettiği son seçim sabahından önce Dalan'ı Sürmeli Otel'in saunasında görenler rahatlığına şaşırdıklarını hatırlıyorlar. Birgün sonra herşey bambaşka sonuçlanmıştı. Bu nedenle bu tahminler zor. Topbaş'ın hizmetleri Ak Parti'nin tabanı dışından da oy aldı şimdiye kadar. Üzücü Gezi olaylarındaki sessizliği biraz kınandı. Ancak olayların Başbakan'ın insiyatifinde yürüdüğü bilindiğinden sorumlusu olarak görülmedi.  Kafalardaki bir diğer soru Türkiye'de hükümetleri iktidara kim getiriyor? ABD bu iktidarın fişini çekti mi? Yoksa halkımıza mı bağlı bu işler? Son operasyonda Gülen Cemaati

Ukrayna da Rusya mı AB mi kazanır?

Ukrayna'yı hangi güç kontrol edecek?  Ukrayna'nın ekonomisini toparlamak için 18 milyara ihtiyacı var...  Bunun bir kısmı Rusya'ya olan doğal gaz borcu... Bu yardımı Brüksel'in istediği bazı yasal değiklikler taahhüdü ile Avrupa Birliğinden mi yoksa Rusyadan mı alacak? Kriz içinde olduğu her fırsatta yazılan Avrupa'da bu para var mı peki?   işte Ukrayna'da 2015'de yeniden seçilmeyi uman Devlet başkanı Yanukaviç'in istifasını isteyenlerin sokağa çıkma hikayesi burada ivme kazandı. Yanukoviç bir yıl önce 29 Kasım'da Avrupa Birliği ile çeşitli ortaklık ve serbest ticaret anlaşmaları imzalayacağına söz vermişti. Ancak tam üyeliğin gündeme gelmemesi ile bu kararı uygulamaktan vazgeçerek Rusya ile görüşmelerde bulundu. Putin ile Cuma günü Soçi'de buluşmasında bir gümrük birliği anlaşması yapıldığı haberleri alınınca 'Avrupa Birliği standartlarına kavuşmak isteyen' halk pazar günü Kİev'de bağımsızlık meydanına döküldü. Amerika ve batı destek

Sevdiklerinizi ölmeden sevin...

Dedemin gusulhanede nakil aracından indireceğimiz sırada tabutuna omuz veren aile; cenazesini bayrağa sarmıştı... taş gibiydiler, gururluydular. askerdi belki kaybettikleri yakınları.  ne yapacağım dedim şimdi...Tabutu  bayrağa sarmak  veya ayete sarmak... Bu kararı nasıl veririz, bayrak da Onun için önemliydi ayet de... birini seçmek ise benim için zordu, ancak ayet öbür tarafa göçen bir müslüman için daha önemli olsa gerek dedim ve ayetli örtüye karar verdik... Bayrak daha dünyevi dedim. O bayraklı cenazenin yakınları dedeme omuz verdi gusulhane sırasına tabutu yerleştirirken...Allah onlardan razı olsun. Zira hastaneden iki dirhem bir çekirdek giyinmiş morg görevlileri dedemi arabaya yerleştirmiş ve bize pek  ihtiyaç kalmamıştı ama erkek kardeşim ile hastaneden yani Bağcılar'dan Karacaahmet'e gusulhaneye yaptığımız yolculukta yalnızdık. Cenazeyi ikimiz almıştık. Nakil arabasından gusul sırasına inecekti. Allah rızası için mevtaya bir omuz verelim denilince buz gib

Gezi, şiddet ve türban...

Star'da bir haber:  Paşaya Şiddet Sorusu başlığını taşıyor... ''28 Şubat'ta şiddet kullanılmadı'' diyen Genelkurmay harekat daire başkanı paşaya yönelik soruyu aktarıyor. 28 Şubat yargılamasına katılan Cumhuriyet savcısı Kemal Çetin, paşaya bu savunmasının üstüne ''gerekirse silah kullanırız'' manşetini sormuş. Bu açıklama direkt olarak şiddet kullanmak demek değil ... Şiddete başvurmadan, şiddeti metod olarak benimsememiş bir kesimin; hak ve özgürlük mücadelesinin, bu tehdit ile engellendiği bir gerçek. Bu psikolojik şiddet. Bugün Gezi olaylarından örnek verelim. Gezi'ye park yapılmasın diyenlere, ilk sabah müdahalesi ile şiddet uygulanmıştı. Elbette  park yapılması kararı ile bireysel hak ve özgürlüklere mani olmak aynı şey değil. Şahsen Gezi'de AVM olmasını istemeyen biri olarak, 28 Şubat döneminde yapılanlardansa; Gezi'ye park yapılmasını sineye çekebilirim. Ve her koşulda 'park yapılmasın' diyenlere şidde

'Mayomu açık buldular'

Fatsa Belediye Havuzunda mayo krizi ve habercilik... Alacağım tepkileri elbette düşünüyor ve yazılarıma; okuyan her kesimi ve olayların her açısını adil şekilde temsil etmesi için dikkatle son şeklini veriyorum. Bu suya sabuna dokunmamak değil. Kutuplaşmanın, taraf olmanın; adil olmayı giderek gözden düşürmeye çalıştığı şu ortamda öyle görenler olabiliyor. Bazen yazacağım şeyi araştırırken edindiğim ilk fikrin doğru olmayabileceğini görüp çeşitli teyitler ile vardığım sonucu sizler ile paylaşıyorum. Bu yazıyı yazarken ne diyeceğimi çok iyi biliyordum. Fikrim ve tepkim netti ve o tepkiyi vermeyi planlıyordum. Bu sefer; yaşadığım süzgeçten geçirme dönemini de yazacağım. Sözcü gazetesinde bir haber çıktı. Ordu'da bir belediye havuzunda, 67 yaşındaki bir kadına mayo ile yüzemezsiniz denilmiş… ‘Belediye haşemalılar için havuz açtıysa; eşit şekilde vergi aldığı mayolular için de bir havuz yapmalıdır’ demeye hazırlanıyordum… ‘Bu seçimi sunmadan mayo ile gelen hanı

'Fidan’a suikast' ve Suriye meselesi...

Türkiye Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) başındaki isim Hakan Fidan’a olası bir suikastı gündeme getiren makale , ince ayar mı, mesaj mı, basit bir öngörü mü? Yoksa bazı çevreler adına yazanın dileği mi? Amerika’da haftalık olarak yayınlanan Jewish Press’de bir makalede gündeme getirilmiş bu ‘olasılık’, ‘hakediş' ifadesi ile dillendirildi. Ne kadar ciddiye alınmalı ve Türkiye’den yayınlanan,  Fetullah Gülen cemaati bağlantılı görülen günlük İngilizce gazete Todays Zaman bu makaleyi haberleştirerek, olası bir ince ayara ne kadar aracılık etmiş sayılır, bunlar tartışılır. Ancak Fidan hakkında, Wall Street journal ve Washington Post gibi büyük Amerikan gazetelerinde yer alan analizlerden hemen sonra geldiği için, dar kapsamlı bir kaynakta yer almış olsada; böyle bir makaleyi görmek gazetecilik midir konuşabilmeliyiz. Medya operasyonları ile istihbarat savaşlarının yürüdüğü bir dünyadayız. Dünya çok uzun süredir gizli diplomaside basını kullanıyor. Dünyayı

Laiklerin Çelik’ten İntikamı

Kurban vahşet mi? Birgün’de Kurban Bayramına dair bir ajitasyon dikkatimi çekti. Zafer Fehmi Yörük’ün, çocukluğundaki travmalara giderek aktardığı, kurbanın ne menem bir vahşet olduğunun hikayesi... Gerçi hikaye; bugünün daha büyük vahşetlerine bağlanıyor ama olsun... Bunların hepsi ifade özgürlüğü kapsamında elbette... Ve bu yaklaşımın benzerlerini soyal medyada da çokça gördüğüm için gazeteye bir sözüm yok. Yani bir karşılığı var bu yaklaşımın toplumda. Sadece şunu merak ediyorum. Yılın 360 günü hayvan kesilmesinde bir sorun yok, kesilen hayvanları yemekte de bir sorun yok, ama işin içine din, kurban, bayram girince bir alerjik durum çıkıyor ortaya sanki. Çocukken kurbanlığı birkaç gün önce alıp, kesilene kadar onunla arkadaş olanlar vardır aramızda. Doğru. Sonrasındaki kesim, yazarın dediği gibi bir çocuğa vahşet gibi ağır gelmiş midir, travmaya dönüşmüş müdür bilmem... Ama Kurban Bayramı’nı bununla suçlamak için çocukların dünyada hayvan kesilmediğine, bayram dışındaki

Ak Parti'de dördüncü dönem

Özal bilmecesi, Semra ve Ahmet Özal… 8. Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal'ın ölümü yeniden gündemde. Haberlerde, vefatının ardından Cumhurbaşkanlığı’nın, kişisel bilgisayarı aileye vermediği aktarılıyor. 1970 model ve donanımsızlığı nedeni ile kenarda tutulan bir ambulansla hastaneye götürülen Özal'ın suikaste kurban gidip gitmediği sorusu akıllardan çıkmıyor. Semra hanımın ismi sık sık gündeme geliyor. Bu günlerde de Özalların bazı önemli görüşmeler yaptığı duyumları alınıyor. Bakalım neler olacak... Kürt cephesinde son durumumuz Şırnak'ta 9 Ekim'de PKK lideri Öcalan'ın Suriye’den çıkarılmasının yıldönümünde molotof kokteylleri çıkmış piyasaya, işyerleri yakılmış...   Mardin Nusaybin’de barış sürecinden bu yana on aydır ilk kez kepenk kapatıldı . Diyarbakır’da ise esnaf ve seyyar satıcılar çağrıya uymayarak çalıştı. Öte yandan Kuzey Irak a operasyon tezkeresi CHP ve MHP’nin oyları ile kabul edildi . Ve Kürtçe tartışmaları... MHP, partisinin

Ekmek kutsaldır...

Hürriyet’ten Mehmet Yılmaz; ısrarla Ahmet Atan isimli İstanbul Büyükşehir Belediyesi sanat danışmanı ve Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, Sanat Bölüm Başkanı bir akademisyenin attığı gezi twitlerini yazısına taşıyor. Twitlerden bazıları şöyle: ‘’ Üç–beş eylemci, çapulcu değil, Yahudi, Ermeni ve Rum Öz’ünde ahmakların bileşeni bir grubun isyancıları ile dünden yarına kavgamız olacaktır’’ Bir diğeri: ‘’Yahudi, Ermeni ve Rum’sanız Gezi eylemlerinde aktif rol almanızı anlayışla karşılıyorum. Lütfen soyunuzu araştırın ” Yılmaz bu twitler için yazdığı yazıda özetle diyor ki;     ‘’Belediye başkanı bu kişiye Rum ve Ermenilerin eşit vatandaş olduğunu, vergi verdiğini, kendisinden farkı olmadığını söyledi mi? İşten atabildi mi? Hakkında bir savcı, nefret suçu nedeni ile dava açtı mı’’ Yılmaz, demokratikleşme paketi ile ilgili ilk düzenleme nefret suçu ile ilgili olacak diye başlıyor yazısına. Ancak daha yeni geçen ve yasal altyapısı hazırlanmakta