JİNTAO OBAMA GÖRÜŞMESİ- DÜNYANIN YENİ LİDER ARAYIŞI
Dünya çok kutuplu dengenin hakim olduğu bir yüzyıla girdi.
Güç dengeleri değişiyor. Bu eksende Çin Devlet Başkanı Hu Jintao'nun ABD Başkanı Obama ile yaptığı görüşmenin buradaki yankılarına değinelim. Konu ekonomik güç, askeri güç ve savunma harcamaları üçgeninde ele alınmalı.
Basındaki yorumlar renklilik arz ediyor. Çin'i tehdit olarak görmek gerektiğine inananlar ile olayı büyütmemek gerekir diyenler ayrılıyor. Başkan Obama İle Jintao kadeh tokuştururken, New York'ta Midtown'da sokakta satılan illegal Çin malı ürünlere dikkat çekiliyor. Bir muhabir, bir çanta alırken görülüyor New York Post'un iç sayfalarından birinde.
Ancak Çin'in dünyanın ikinci büyük ekonomisi olması, büyüme hızının ABD'nin üç katı olması, sadece ekonomik rekabetin değil ABD'nin dünya hakimiyetinin de sorgulanmasını beraberinde getiriyor.
Bu sorgulamaya ters yaklaşarak cevap verenler var.
Rusya Kuzey Kore'nin Nükleer sorunlarına hala çözüm getirecek potansiyelde değil,Hindistan Sudan'daki soruna ABD gibi müdahil olamaz gibi yorumların yapıldığını gözlemliyorum. Bu yorumlara bakınca Türkiye'nin Lübnan krizi gibi Ortadoğudaki çeşitli konulara müdahil olmasını, yükselen güç oluşuna bağlayanları aşağalayan Türk yorumcuların, evrensel düşünmediğini anlamak gerekiyor.
Konuya dönecek olursak, üstte yazdığım görüşte olanlar hala Amerika'nın liderliğinin global normlarda olduğu görüşünde birleşiyor. Çin'de hala 700 milyon fakir insan olması, Jintao'nun 1989'da Tibetteki silahsız protestocuları öldürmesi nedeniyle elinin kanlı olduğu, özgüveni olan bir ülkenin, nobel ödüllü kişiye yasak koymayacağı gibi soslar ile de, bu argümanı besliyorlar.
Evet ekonomik tehditler nükleer tehditlerden iyi, bu yorumculara göre.
Diğer yandan, karşı görüşte olan yorumcular ise Çin'in son dönemde geliştirdiği hava kuvvetlerine dikkat çekiyor ve Rusya'nın 1949'da ilk atom bombası denemesini hatırlatıyor.
Pentagon'un Kitty Hawk olayında, konuyu büyütmeyin uyarısı, Çin'in denizaltı yapımına geçmesinde Amerikalı bilimadamlarının, bu gemilerin çok gidemeyecek demode denizaltılar olduğunu söylemesi, Loral gibi bazı Amerikan şirketleri Çin'e değerli balistic missile sağladığında Clinton yönetiminin endişelenmeyin demesi, 1999'da Cyberwar noktasında Çin'in geldiği noktanın yeterince önemsenmeyip 2007'de Cyber Pearl harbor denilen olay ile Pentagon'un nasıl sarsıldığı da dikkat çekilen başlıklar. Çin'i önemsemek gerektiğine inananların endişesi, bu ülkenin savunma harcamalarını arttırarak Pasifik semalarında hakim olacağı ...
Bu görüşe sahip olanlar, Çin'in savunma bütçesi her yıl ikiye katlanarak artarken, Amerika'nın savunma harcamalarının beş yıl için 178 milyar $ ile sınırlı kalmasına tepkili.
Güç dengeleri değişiyor. Bu eksende Çin Devlet Başkanı Hu Jintao'nun ABD Başkanı Obama ile yaptığı görüşmenin buradaki yankılarına değinelim. Konu ekonomik güç, askeri güç ve savunma harcamaları üçgeninde ele alınmalı.
Basındaki yorumlar renklilik arz ediyor. Çin'i tehdit olarak görmek gerektiğine inananlar ile olayı büyütmemek gerekir diyenler ayrılıyor. Başkan Obama İle Jintao kadeh tokuştururken, New York'ta Midtown'da sokakta satılan illegal Çin malı ürünlere dikkat çekiliyor. Bir muhabir, bir çanta alırken görülüyor New York Post'un iç sayfalarından birinde.
Ancak Çin'in dünyanın ikinci büyük ekonomisi olması, büyüme hızının ABD'nin üç katı olması, sadece ekonomik rekabetin değil ABD'nin dünya hakimiyetinin de sorgulanmasını beraberinde getiriyor.
Bu sorgulamaya ters yaklaşarak cevap verenler var.
Rusya Kuzey Kore'nin Nükleer sorunlarına hala çözüm getirecek potansiyelde değil,Hindistan Sudan'daki soruna ABD gibi müdahil olamaz gibi yorumların yapıldığını gözlemliyorum. Bu yorumlara bakınca Türkiye'nin Lübnan krizi gibi Ortadoğudaki çeşitli konulara müdahil olmasını, yükselen güç oluşuna bağlayanları aşağalayan Türk yorumcuların, evrensel düşünmediğini anlamak gerekiyor.
Konuya dönecek olursak, üstte yazdığım görüşte olanlar hala Amerika'nın liderliğinin global normlarda olduğu görüşünde birleşiyor. Çin'de hala 700 milyon fakir insan olması, Jintao'nun 1989'da Tibetteki silahsız protestocuları öldürmesi nedeniyle elinin kanlı olduğu, özgüveni olan bir ülkenin, nobel ödüllü kişiye yasak koymayacağı gibi soslar ile de, bu argümanı besliyorlar.
Evet ekonomik tehditler nükleer tehditlerden iyi, bu yorumculara göre.
Diğer yandan, karşı görüşte olan yorumcular ise Çin'in son dönemde geliştirdiği hava kuvvetlerine dikkat çekiyor ve Rusya'nın 1949'da ilk atom bombası denemesini hatırlatıyor.
Pentagon'un Kitty Hawk olayında, konuyu büyütmeyin uyarısı, Çin'in denizaltı yapımına geçmesinde Amerikalı bilimadamlarının, bu gemilerin çok gidemeyecek demode denizaltılar olduğunu söylemesi, Loral gibi bazı Amerikan şirketleri Çin'e değerli balistic missile sağladığında Clinton yönetiminin endişelenmeyin demesi, 1999'da Cyberwar noktasında Çin'in geldiği noktanın yeterince önemsenmeyip 2007'de Cyber Pearl harbor denilen olay ile Pentagon'un nasıl sarsıldığı da dikkat çekilen başlıklar. Çin'i önemsemek gerektiğine inananların endişesi, bu ülkenin savunma harcamalarını arttırarak Pasifik semalarında hakim olacağı ...
Bu görüşe sahip olanlar, Çin'in savunma bütçesi her yıl ikiye katlanarak artarken, Amerika'nın savunma harcamalarının beş yıl için 178 milyar $ ile sınırlı kalmasına tepkili.