ADAYLIK DEĞERLENDİRMELERİ,İSTİFALAR VE SICAK SİYASET
2011 Seçimleri öncesi kulisler hareketlendi elbette. Ak Parti, CHP ve MHP aday listeleri için titiz ve hummalı bir çalışma içerisinde. Partiler, bugün bulundukları noktaları iyi analiz ederek, aynaya iyi bakarak eksikliklerine göre ve daha önemlisi hitap edemedikleri kesimlere yönelik samimi adaylar gösterirse o ölçüde şanslı olacaklar. Tabi bütün partiler, biz kendi tabanımız dışına açılmak istemiyoruz diyerek kabuklarının dışına çıkmamakta serbest.
Dün daha çok CHP'nin adaylık teklifi götüreceği isimler gazetelere yansıdı. Örneğin eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın adı geçti. Sayın Kılıçdaroğlu kendisine bu konu sorulduğunda bende gazetelerden okudum diyerek net cevap vermemeyi seçti.
Yılmaz Rize için düşünülebilir. Ayrıca merkez oyları toplama konusunda etkisi tartışılabilir. Ama daha önemlisi CHP'ye bazı çalışma alanlarında yapabileceği katkılardır diye düşünüyorum. Başbakanlığı dönemini değerlendirerek söylemiyorum bunu. Bazı isimler hatalı dönemlerinin ardından pişer ve doğru kişiler haline dönüşürler. Bunlardan yararlanmak gerekir. Ha tabi bu, bu yararlanmayı ideolojik olarak veya halk adına uygun bulup bulmadığım anlamına gelmiyor. Siyaseten doğru olur CHP adına.
Devrimci İşçi Sendikaları başkanı Süleyman Çelebi'ye gelecek olursak, Çelebi CHP'den adaylığı hak etmiştir. Siyaseten CHP Çelebi'yi aday yapmalıdır. Ama bu adil olmayacak o ayrı. Disk başkanının bugüne kadar TÜSİAD gibi bir kurumla yanyana verdiği resim, özellikle Esnek Çalışma Sistemi konusunda göze batmıştı. Bu sistemi TÜSİAD istiyordu hatırlarsanız. Sermayenin medyasında, bu sistem, aile ekonomisini düzeltecek sistem, işçinin verimliliğini arttıran sistem olarak nitelendi. Aslında esnek çalışma sistemi güvencesizliği de beraberinde getiren, patronları düşünen bir sistem diye özetlenedebilir. Tabii kimi kişiler için alternatif olacak metodlarla çalışma imkanları getirdiği bir gerçek. Evde çalışma, part time çalışma gibi. Ama ya sosyal güvence?
Ak Parti'de kimler aday az çok bahsedebiliriz ama Ak parti'den kimlere teklif gider veya adaylar nasıl değerlendirilecek bu konuda bişey söylemek zor görünüyor. Bu dönemde gelen bir istifa ilginç. Ak Parti Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç istifa etti. Gerekçe olarak,Başbakan Erdoğan'ın 4 Ocak konuşmasındaki uslubunu ve o uslubun arkasında olduğunu iddia ettiği ayrılıkçı söylemi gösterdi. Ak Parti politikalarının ülkeyi bölünme sürecine götürdüğünü ileri sürdü.
Parti içi demokrasiden bahsederek yaklaşmak isterdim konuya, ancak İrbeç'in açıklamalarını çok sert ve tutarsız gördüğümü belirtmek isterim. Şu dönemde demokratik açılımlar neden durdu sorusu belli kesimlerce sorulurken, bu kesimlerin endişelerini yadsıyan, onun yerine başka bir kesimin endişelerini veya mesnedi olmayan vehimlerini önemsemeyi seçen bir isme, temsilcisi olmayı tercih ettiği kesimden dolayı eleştiride bulunmak zor. Ancak böyle bir isim Ak Parti içinde olamaz zaten.Parti'nin söylemi ile ruhu ile uyuşmaz.
Bu istifanın gerekçesi olarak Sayın İrbeç'in yaptığı açıklama, Anayasa değişikliğinde parti kapatmaya dair 8. Madde'nin oylanması sırasında Ak Parti'den yaşanan fireyi hatırlatıyor. Fireci vekillerden hangisi listede olur hangisi olmaz bu, Ak Parti seçmeninin, bu vekillerin eğilimlerine ne kadar paralel hissiyatta olduğu doğrultusunda, genel merkezin ve genel başkanın vereceği bir karar olacak elbette.
Ancak listeye konulmayacağını bildiğinde Başbakan'ın bir konuşmasını çarpıtarak gemileri yakarak istifa etmek de komik oluyor biraz. Yani seni vekil yaparsa parti iyi parti yapmazsa kötü parti.
Diğer yandan, bazı konularda muhalif görüşü olanlar, gerek parti kapatma ile ilgili gerek partinin genel söylemi ile ilgili , farklı görüşlerini kapalı toplantılarda dile getirseler ve dürüstçe tartışsalardı, ben de şimdi arkalarında durur, parti içi demokrasi adına birşeyler yazıyor olurdum.
Yazımızı bitirmeden Bülent Arınç'ın Ertuğrul Günay'dan, ucube heykeli konusunda yaptığı açıklamadan dolayı dilediği özre değinmek istiyorum. Sayın Günay Sayın Arınç'ın özrünü kabul ettiğini açıkladı zaten. Bence Günay Ak Parti'de kalması gereken bir isim. Başbakanın açıklamasına tevil getirmesi şanssızlık olsada siyaseten doğru yapmıştır diye düşündüğümü o tartışma devam ederken twitter'da yazmıştım. Ancak Başbakanı tevil edecek bir isim belki uzlaşma ile bunu yapıyor olmalıydı. Velhasıl bu tartışmalarda Günay'ın gereksiz yere yıpratılmaya çalışılmasına üzülmüştüm. Aranın bulunmasına sevindim.
Ancak bu özür olayını bile hala ''Ak Parti'de Ucube Çatlağı'' diye duyurmayı tercih eden medyayı kınıyorum.
Dün daha çok CHP'nin adaylık teklifi götüreceği isimler gazetelere yansıdı. Örneğin eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın adı geçti. Sayın Kılıçdaroğlu kendisine bu konu sorulduğunda bende gazetelerden okudum diyerek net cevap vermemeyi seçti.
Yılmaz Rize için düşünülebilir. Ayrıca merkez oyları toplama konusunda etkisi tartışılabilir. Ama daha önemlisi CHP'ye bazı çalışma alanlarında yapabileceği katkılardır diye düşünüyorum. Başbakanlığı dönemini değerlendirerek söylemiyorum bunu. Bazı isimler hatalı dönemlerinin ardından pişer ve doğru kişiler haline dönüşürler. Bunlardan yararlanmak gerekir. Ha tabi bu, bu yararlanmayı ideolojik olarak veya halk adına uygun bulup bulmadığım anlamına gelmiyor. Siyaseten doğru olur CHP adına.
Devrimci İşçi Sendikaları başkanı Süleyman Çelebi'ye gelecek olursak, Çelebi CHP'den adaylığı hak etmiştir. Siyaseten CHP Çelebi'yi aday yapmalıdır. Ama bu adil olmayacak o ayrı. Disk başkanının bugüne kadar TÜSİAD gibi bir kurumla yanyana verdiği resim, özellikle Esnek Çalışma Sistemi konusunda göze batmıştı. Bu sistemi TÜSİAD istiyordu hatırlarsanız. Sermayenin medyasında, bu sistem, aile ekonomisini düzeltecek sistem, işçinin verimliliğini arttıran sistem olarak nitelendi. Aslında esnek çalışma sistemi güvencesizliği de beraberinde getiren, patronları düşünen bir sistem diye özetlenedebilir. Tabii kimi kişiler için alternatif olacak metodlarla çalışma imkanları getirdiği bir gerçek. Evde çalışma, part time çalışma gibi. Ama ya sosyal güvence?
Ak Parti'de kimler aday az çok bahsedebiliriz ama Ak parti'den kimlere teklif gider veya adaylar nasıl değerlendirilecek bu konuda bişey söylemek zor görünüyor. Bu dönemde gelen bir istifa ilginç. Ak Parti Antalya Milletvekili Yusuf Ziya İrbeç istifa etti. Gerekçe olarak,Başbakan Erdoğan'ın 4 Ocak konuşmasındaki uslubunu ve o uslubun arkasında olduğunu iddia ettiği ayrılıkçı söylemi gösterdi. Ak Parti politikalarının ülkeyi bölünme sürecine götürdüğünü ileri sürdü.
Parti içi demokrasiden bahsederek yaklaşmak isterdim konuya, ancak İrbeç'in açıklamalarını çok sert ve tutarsız gördüğümü belirtmek isterim. Şu dönemde demokratik açılımlar neden durdu sorusu belli kesimlerce sorulurken, bu kesimlerin endişelerini yadsıyan, onun yerine başka bir kesimin endişelerini veya mesnedi olmayan vehimlerini önemsemeyi seçen bir isme, temsilcisi olmayı tercih ettiği kesimden dolayı eleştiride bulunmak zor. Ancak böyle bir isim Ak Parti içinde olamaz zaten.Parti'nin söylemi ile ruhu ile uyuşmaz.
Bu istifanın gerekçesi olarak Sayın İrbeç'in yaptığı açıklama, Anayasa değişikliğinde parti kapatmaya dair 8. Madde'nin oylanması sırasında Ak Parti'den yaşanan fireyi hatırlatıyor. Fireci vekillerden hangisi listede olur hangisi olmaz bu, Ak Parti seçmeninin, bu vekillerin eğilimlerine ne kadar paralel hissiyatta olduğu doğrultusunda, genel merkezin ve genel başkanın vereceği bir karar olacak elbette.
Ancak listeye konulmayacağını bildiğinde Başbakan'ın bir konuşmasını çarpıtarak gemileri yakarak istifa etmek de komik oluyor biraz. Yani seni vekil yaparsa parti iyi parti yapmazsa kötü parti.
Diğer yandan, bazı konularda muhalif görüşü olanlar, gerek parti kapatma ile ilgili gerek partinin genel söylemi ile ilgili , farklı görüşlerini kapalı toplantılarda dile getirseler ve dürüstçe tartışsalardı, ben de şimdi arkalarında durur, parti içi demokrasi adına birşeyler yazıyor olurdum.
Yazımızı bitirmeden Bülent Arınç'ın Ertuğrul Günay'dan, ucube heykeli konusunda yaptığı açıklamadan dolayı dilediği özre değinmek istiyorum. Sayın Günay Sayın Arınç'ın özrünü kabul ettiğini açıkladı zaten. Bence Günay Ak Parti'de kalması gereken bir isim. Başbakanın açıklamasına tevil getirmesi şanssızlık olsada siyaseten doğru yapmıştır diye düşündüğümü o tartışma devam ederken twitter'da yazmıştım. Ancak Başbakanı tevil edecek bir isim belki uzlaşma ile bunu yapıyor olmalıydı. Velhasıl bu tartışmalarda Günay'ın gereksiz yere yıpratılmaya çalışılmasına üzülmüştüm. Aranın bulunmasına sevindim.
Ancak bu özür olayını bile hala ''Ak Parti'de Ucube Çatlağı'' diye duyurmayı tercih eden medyayı kınıyorum.