MAHALLE BASKISI, BASTIRILMIŞLIK VE DURUMU İDARE ETMEK...




Ak Parti Ankara milletvekili Aşkın Asan twitter'da Hacıbayramveli Camii ile ilgili fotoğraflar atmış dün. Yeni abdest alma mekanını fotoğrafta görebilirsiniz.

İstanbul'da pekçok camiye yolu düşmüş bir insan olarak abdest almak gerektiğinde kıvrandığım çok olmuştur. Kadınlar için abdest alma yeri olmamasının yanısıra erkeklerin de çoğu, soğuklarda da açıkhavada abdest alıyorlar çoğu camide.

Restorasyondan sonra Hacıbayramveli ise 14 Şubat'ta açılacakmış.

Güzel fotoğraflar eşliğinde bu haberi öğrendik. Abdesthanedeki lavabolar bana biraz alçak göründü. Aşkın Hanım ise fotoğrafta öyle görünüyor, çok kullanışlı olmuş dedi. Cami ile ilgili bazı estetik çalışmaları da fotoğraflardan gördüğüm kadarı ile çok beğendim.

Neyse konu lavabodan açıldı ama burdan ilginç biryere gidecek. Aşkın Hanım bana lavoboların alçak olmadığını, fotoğrafta öyle göründüğünü yazınca, gayet doğal bir şekilde cevaben, darısı İstanbul'daki çoğu caminin başına diye yazacak oldum.

Bir an yazacakken düşünür buldum kendimi. Korkar buldum belki de. Birden bu konunun Türkiye gibi biryerde ne kadar hassasiyet arz ettiğini üzülerek hatırladığım için korktum. Yoksa bu konulara uzak bir yaşam tarzı seçen bazı takipçilerimden farklı yönlerim olması benim için gayet normal.

Twitter'dan bloğumdaki yazılara link veriyorum genellikle. Bloğumdaki anketlerde sorduğum sorulara nerdeyse hep yarı yarıya cevaplar geliyor. Ordan anlıyorum ki takipçilerim yarı yarıya farklı görüşlere sahip. Birgün bir konuda  kızıp takip etmeyi bırakan oluyor, sonra, daha önce alkışlayan bırakıp gidiyor.

İşte cami konusundaki dileğimi yazacakken şunu düşündüm. Şimdi bu bir kısım okuyucu diyecekki, neden okulların lavaboları güzelleştirilmiyor, neden hastanelerin tuvaletleri onarılmıyor da camilerin ki bu kadar lüks şekilde onarılıyor.

Beni bu korkuya iten sosyolojik durumu analiz etmeyi bir tarafa bırakıp görüşümü yazayım.

Tabii ki Camilerdeki abdesthaneler de, diğer mekanların lavaboları da en güzel şekilde yapılmalı. Bazı önemli şehir merkezlerindeki camiler veya  diğer yapılar, biraz arka bölgelere göre daha özenli daha şatafatlı da olabilir elbette. Dünyanın heryerinde böyle zaten.

Ancak bir cami yapıldığında veya onarıldığında bundan rahatsız olup, ne gerek varrdı , önce şunlar yapılsın, önce şunlara para harcansın demek kötücül bir yaklaşım. Bu yaklaşımla henüz karşılaşmadım ama karşılaşırım düşüncesi ile bir duraksadıysam bile, bizim sosyolojik ve psikolojik açıdan kendimizi sorgulamamız lazım demektir.

Şimdi bu tarafta bir ibadethane bir cami olan Hacıbayramveli yenileniyor, hemen yanındaki Augustus tapınağı da korumaya alınıyor. Ve ben bundan rahatsız olacak olan var mı acaba diye korkuyorum. Elde var bir.

Diğer taraftan da bambaşka bir örnek vereceğim. Karstaki heykel ile ilgili.

 Kars deyince Orhan Pamuk'un Kar romanını hatırlarım hemen. Amerika'ya ilk geldiğimde Kar romanını, Snow - Orhan Pamuk imzası ile Washington Dupont Circle civarındaki Kramerbooks'un vitrininde görmüştüm. İlk kez orada alıp okudum kitabı. Türkçesini daha sonra elde ettim ve sonradan okuyabildim.

İkinci vereceğim örnek Karstaki heykele dair yapılan tartışmalardan. Heykel tartışmasını uzatmak değil amacım elbette.

Heykelin olduğu yerde Ebu Hasan Harakani türbe, camii ve külliyesinin bulunması nedeni ile eser ucube olarak nitelenirken, simgelediği barış misyonu adına bir başka yerde ucube olmayabilirdi diyen Milliyet blog yazarı Mehmet Birol Şahin'e katılıyorum.

Fakat konuya buralardan yaklaşmak yerine, körü körüne savunmaya çalışanlara da rastladım. Onlardan birtanesi, bu heykele 1 milyon 250 bin TL verileceğine, okul hastane yapılsaydı demez mi. Heykelin yanlış yerde olması ve bazı nedenler dışında, simgelediği önemi anlamamayı tercih eden, kolaycılığa kaçan insanlar. Yani dostluk, barış, siyaset bilimi, sanat, estetik hepsini unutup bu bahaneye sarılabiliyorlar. Oysa açıkça Sayın Başbakan gibi somut gerekçeler söyleseler anlayacağım. Burası mübarek bir mekan deseler falan, haklısınız diyeceğim. Yeri yanlış olmuş diyeceğim. Tarzı, estetik ve sanat okuyanlar yorumlasın diyeceğim.

İşte ben yukarıdaki tepkiyi yeni duymuşken, keşke İstanbul'daki camilerde böyle abdesthanelere sahip olsa demekten korktum biran. Çünkü diğer taraftan da aynı mantalitede insanlar, aynı bahane ile geleceklerdi bana. Neden okul lavaboları onarılmıyor falan diye.

Çünkü bünye bazen bunları kaldırmak istemiyor.

Hayır kardeşim, heykele de de para gidecek(doğru yerde doğru şekilde olmak kaydı ile),okul ve hastanede yapılacak (ki yapılıyor da), camiler de onarılacak. Kimse, yapılandan, öbürü niye yapılmıyor diye rahatsız olmamayı öğ-re-ne-cek.

AMERİKADAN KISA KISA

ABD AFGANİSTAN'I TEPEDEN İZLEYECEK...

Yeni bir robotik casus, Afganistan semalarında, yaklaşık 20000 feet yukarıdan ülkeyi izleyecek. Cep telefonlarını dinleyip, mobil cihazları gözetleyecek yeni casus, bir seferde aldığı yakıt vel helyum ile günlerce görev yapabiliyor. Gemi, full hareket video data da toplayacak.


TUNUS VE ABD...

ABD'nin Tunus'taki krize müdahale etmesi gerekliliği aktarılıyor gazetelerde. İç savaş yaşanan pekçok Ortadoğu ülkesindeki krizlere müdahil olunması gerektiği varsayımı veya önkabulu göze çarpıyor. İran devrimine ve başta dini radikal bir grup olarak görünmeyenlerin, sonraki uygulamalarına vurgu var. Hep aynı hikaye...

STEVEN TYLER İLE ''AMERİKAN İDOL'' ÇOK KONUŞULUYOR...

Amerikan Idol yarışmasında jüride iğneleyici tarzı ile dikkatleri üzerine çeken Simon Cowell'in yerine,efsane rock grubu Aerosmith'in vokalisti Steven Tyler gelmişti. 150 milyon albüm satan ve tüm zamanların en çok satan bandı olan Aerosmith hayranları ve grubun üyeleri, Tyler'ın TV macerasına tepkili.Özel hayatındaki fırtınalar iyi bilinen 62 yaşındaki Tyler'in 30'lu yaşlardaki sevgilisi Erin Brady'de dikkat çekiyor.

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÖZE SİYAH BANT, İNCE MİZAH VE SANSÜR

CIA, TALIBAN, AIRBNB, AFGANISTAN VE TURKIYE

The US' dithering over Gulen's extradition following the July 15