G20 neleri konuştu?
Coğrafyamızda süregiden olaylar arasında öncelenen ve dünyada yankılanan konu IŞİD (ISIS)...
Birleşik Arap Emirlikleri IŞID, El Nusra ve Müslüman Kardeşler'i ve önemli isimlerini terör listesine alıyor... Irak'ta önemli bir petrol rafinerisi IŞİD'in elinden geri alınarak yeniden işler hale getiriliyor... Fakat dünyanın ana gündemi geçtiğimiz hafta global ekonomi oldu. G20 toplantısı bu kapsamda gelişmiş ülkelerin ajandasını önümüze koymakta. Peki neler konuşuldu?
----
G20'de enerji piyasaları gündemi...
G20, hedeflere ne kadar ulaştığı sorgulanan bir platform olmaya devam ederken, ekonominin geleceğine ve dünyanın sorunlarına dair çözümler planlıyor. G20, Zengin ve fakir uluslardaki farkı dengeleyecek etkili ve sonuçları ölçülebilir politikalar uygulamaya odaklanmış görünsede arka planda enerjiden ekonomiye çok geniş alanlarda düzenlemeler için görüşmeler yürütülüyor.
G20 global ekonominin %85 ini oluşturan ülkelerin temsilinden oluşmakta.
Bu yıl gündemde enerji konuları ön plana çıkmakta.
Suudi Arabistan, Rusya ve Uluslararası Enerji Ajansı, global enerji ticareti, petrol ve gaz arzının ve fiyatlandırılmasının, dış politika enstrümanı olarak kullanılmasına son veren bir yapı üzerinde ortak çalışıyor.
Petrol piyasalarının uzun dönem stabil kalıp kalmayacağı bilinmiyor. Bu nedenle yeni bir ajans kurulması gündemde. OPEC ülekeleri ile mevcut Ajans'ın yeniden masaya oturması önemli...
----
Küresel Isınma ve Yakıt...
Karbon emisyonları nedeni ile oluşacak küresel ısınmanın geri dönülmez kavşağına girmeden alınacak önlemler, G20'nin en önemli başlıklarından oldu...
Bio yakıt-fosil yakıtlar, son derece önemsenen bir konu. Büyük devletler küresel ısınmaya karşı çalışma ortaya koymakla yükümlü addediliyor.
Dünyanın ilk üç büyük kirleticisi ABD, Çin ve Hindistan... Çin ve ABD'nin imzaladığı iklim anlaşmasının ardından listede üçüncü sırada olan Hindistan'a yönelik yenilenebilir enerji ve verimli kullanım politikaları için baskılar artmakta. Çin ve ABD daha ucuz yenilenebilir enerji üretmekte başarılı olursa bu Hindistan'ın da işine yarayacak.
Devletlerin bu alana kaynak ayırmasının önemi vurgulanıyor. Ekonomik çıkarlar ile dünyanın ekolojik dengeleri çatışmakta. Vergilerin buna göre toplanması ve bu işlere harcanmasına yönelik halkların yani vergi ödeyenlerin bilinçli baskısı önemli. Zira zehirleniyoruz ve çocuklarımıza daha kirli bir düzen bırakılmaması için ödediğimiz vergiler ile bu düzenlemelerin yapılmasını bekleyecek bir bilinç gerekiyor...
Seneye Paris'te BM iklim zirvesi toplanacak. Havadaki dumanlılığın, kalınlığın, karbon emisyonu ve yakıt ile doğrudan ilişkisi var.
----
Rusya serinliği...
Ukrayna konusu da zirvede önemli gündemlerden biri oldu. Batı'nın Rusya'ya baskısı nedeni ile Vladimir Putin zirvede Pazar günü programını kısaltmıştı. Ukrayna'nın doğusundaki çatışmaların artması halinde Rusya'ya yönelik yaptırımların artması gündemde. Minsk anlaşması çerçevesi tartışılıyor. Rusya lideri Putin, ABD ve Avrupa Birliği yaptırımlarının global ekonomi için risk olduğunu ifade ediyor. ABD Başkanı ise yaptırımların devamını ifade etti. Avustralya, Japonya ve Kanada liderleri de bu konuda destekçi oldular. Rusya Doğu Ukraynadaki ayrılıkçıları silahlandırmakla ve uluslararası hukuku ihlal ile suçlanıyor.
Rusya ekonomisi global GDP'nin % 3,4 ünü oluşturmakta. Dünya Bankası verilerine göre Çin global ekonominin, Japonya'nın 4 katı farkla %16 sını oluşturuyor. Bu rakamalar ile, Almanya'yı da katlamış durumda.
Çin, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Güney Afrika ile imzaladığı anlaşma ile, Uluslararası Para Fonu'na meydan okuyacak finanasal bir örgütlenmeye yaklaşmış olarak niteleniyor. Washington Post dış politika analisti Fareed Zakaria bu durumun, var olan sisteme alternatif getiren ve seçime zorlayan bir hal alması halinde Asya'da yeni bir savaşın öncüsü olarak değerlendiriyor.
----
Durgunluk endişeleri...
Durgunluk endişesi yaratan Avrupa'da üçüncü çeyrek dönemde olumlu bir hareketlilik gözlendi. Fransa ve Almanya'da olumlu gelişmeler var. İtalya'da gidişat hala kötü. Buna karşın Yunanistan'dan da minik de olsa olumlu sinyaller geliyor. Yine de Uluslararası Para Fonu dünya için uyarıda bulunmaya devam ediyor.
Çin'de ise duraklama var.
G20'de her ülke büyüme stratejisini detaylı aktardı. Global olarak mallar ve hizmetler toplam üretimine 2 milyar dolar eklenmesi de G20'nin beş yıllık hedefleri arasında.
Avusturalya Brisbane'de toplanan zirvede dünya genelinde on milyon yeni iş yaratma hedefi de sorgulanıyor.
Düşük büyüme ve yüksek borçlanma global ekonomi için endişe vermekte. Daha çok kazananlardan daha düzenli vergi toplanması ve az kazanandan daha az vergi alınması ile tüketimin sürmesi hedefleniyor. Bu büyük ekonomilerin de temel sorunu.
Çin ve ABD arasındaki bilgi teknolojileri ticareti de düzenlenen başlıklardan biri.
Afrika'da Ebola ile mücadele ve gıda krizine yönelik bütçeler zirvenin bir diğer başlığı...
----
Lübnan Sağlık Bakanı'nı tebrik ediyorum...
Bakan Wael Abu Faour, Lübnanlıları ne yediklerini bilmediklerini söyleyerek uyardı ve ekledi: Bilseydiniz sadece daha kötü olurdu. Restoranlardan alınan örneklerde insan yüzü parçacıklarından tere kadar pekçok madde çıktığını açıklayan Bakan, bedeli ne olursa olsun temiz ve sağlıklı üretim yapan bir gıda sektörü için mücadele vereceklerini söyledi. Bakanın açıklamasını sektöre darbe olarak niteleyen gıda firması yöneticileri tepkili. Ancak vatandaş twitter üzerinden Bakana destek yağdırdı. Sağlık Bakanı sadece restorancıları değil Ekonomi Bakanı'nı da karşısına almış oldu. Ekonomi Bakanı Alain Hakim, Faour'u restoranlara karşı terör yapmakla suçladı. Bozuk et ve kirli satış yaptığı tespit edilen yerleri isim vererek açıklayan Faour, testleri geçen yerleri de belirtti. Bu firmalar Bakana teşekkür ediyor.
Ben bu açık yürekliliğin Lübanan gibi harika mutfağı olan bir ülke için kazanım olacağına inanıyorum ve herkesi tatil destinasyonunu buraya yönelterek Lübanan Ekonomi Bakanı'nı yanıltmaya çağırıyorum. Günde üç öğünü de dışarıda tüketme oranı yüksek bir ülkede, işletmelerin gereğini yapması için ne adım varsa atılmalıdır. Bunu gizlemek asıl yönetim boşluğu doğurmak olacaktı. İşte şeffaf ve katılımcı yönetim... Tebrikler...
----
'Colombus değil Müslümanlar'
Latin Amerikalı liderler zirvesinde Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Amerika Colombus'tan önce müslümanlarca keşfedildi' sözleri büyük tartışma yarattı. Erdoğan'ın 'Küba'ya cami iyi gider' demesine 'bir orası kalmıştı' yorumları geldi.
Ancak tarihçiler için bu sözler pek de saçma değil. Zira Colombus 1492'de Amerika kıtasına ayak basmış olarak kabul ediliyor. Tarihçi Youssef Mroueh da Küba'da cami bulunduğuna dair bir makale yazmıştı. Tarihçi bu makalesine Colombus'un günlüğünü referans almıştı. Yani tamamen boş konuşulduğunu söylemek mümkün değil. Yeri itibari ile konuya uygun bir referansla atıfta bulunulmuş.
Cumhurbaşkanı 'her iyi şeyi müslümanlar yaptı' demeye çalışıyor diye gülebilirsiniz. Ancak eleştirmeden önce bazı sözlerinin tarihsel altyapısı olup olmadığını bilmek lazım. Referansla konuştuğu ve doğru söyleme olasılığı bulunduğu halde kredibiliteyi bu kadar harcamış olmak da ayrı bir durum. Bunun nedeni fazla konuşmak olabilir mi? Günümüzde de keşke müslüman denizcilerin Amerika'ya ayak basması gibi bilim ve teknoloji alanında, üretim alanında, çalışarak bir ivme kazanılsa. Sadece cami yapmak ile o günleri yad etmek olmaz... Bunun için açık ve düşünen toplum olmak teşvik edilirken, hukukun üstünlüğünü oturtmuş, güven veren istikrarlı bir ülke olmak son derece önemli. 'Uzay'a da ilk Müslümanlar gitti der yakında' diyenlerin alerjisi ne kadar uçsa, çalışmadan bir şeyleri İslam'a mal etme gayreti de bir o kadar uç.