New York'ta polis şiddeti tartışmaları...

  New York'da polis şiddeti tartışması...

Amerika Birleşik Devletleri, New York eyalet polisinin 17 Temmuz'da Eric Garner'i göz altına alırken kullandığı yöntemin ölüme sebeb olması tartışma yarattı.
Altı çocuk babası Afrikan Amerikan Garner'ı uyuşturucu sattığı gerekçesi ile gözaltına almak isteyen polis, şahsı yere yatırdı ve ellerini başının arkasına almasını söyledi.
Bu sırada Garner boynundan yere doğru bastırılıyordu. Nefes alamadığını defalarca tekrar etti...
Hayatını kaybetti ve yapılan muaynede öldürüldüğü teşhis edildi...
Ailesi ve destekçileri memurlara soruşturma açılmasını istedi...
Polisler ilk ifadelerinde Garner'ın nefes alamadığını gösteren bir belirti olmadığını söylediler...
Ancak bir video ortaya çıktı ve işler değişti...
Polisin gözaltı muamelesi Ramsey Orta adlı bir başka kişi tarafından video olarak keydedilmişti.
Garner'ın nefes alamadığını söylediği videoda açıkça duyuluyordu...
Memurlar kayıt yapan kişiyi uyardı.
Garner'ın ölüm sebebinin açıklanmasından birgün sonra kayıt yapan kişi de gözaltına alındı. Bu olay vatandaşların polisi filme alma hakkı ile birlikte, görevi kötüye kullanma ve hesap verilebilirlik konularının hararetle tartışılmasını beraberinde getirdi...

NewYork eyaletinin polisin aşırı güç kullanımı düzenlemesinde, boyundan yere bastırma metodu yirmi yılı aşkın süredir yasaklanmış durumda. Ancak bu yöntemin zaman zaman kullanıldığı biliniyor...
1994 yılında benzer uygulama sonucu ölüme sebebiyet veren bir polis memuru yedibuçuk yıl hapis cezası almıştı. Benzer durumlardan yakınlarını kaybedenler bugün Garner'ın ailesine destek veriyor.
***
Gelelim halka açık yerlerde polisi filme alma kısmına...  Amerika'da zaman zaman polisi filme almaktan gözaltına alınma olayları yaşanmıştı.
Garner olayında video olmasa herşey tamamen başka yönde gelişebilecekti. Video aslında hataları önleme açısından da işlevsel bir görevi yerine getiriyor... Gerçekler konuşmuş oluyor... Polisin böyle durumlarda filme alan kişiyi engellemek istemesi ve hatta gözaltına alması çatışmalı bir durum.
Filme almak çoğu eyalette anayasal bir hak olarak görülüyor. Sıradan insanları değil ama vatandaş ile iletişim halinde olan görevdeki polisi kaydetmek, hesap verilebilirliği desteklyen, anayasal bir hak olarak yorumlanıyor.
Biri görev yapıyor, filme alanın ise filme alma hakkı var.
Görevdeki polis kimlik sorarak bir şekilde görüntülere el koymak isteyebiliyor.
Olmadı tutukladığını açıklıyor. Ardından ise bir suçlama geliyor...
İddialara, bitmek bilmeyen bir davada, defalarca tekrar eden duruşmalarda  açıklama getirmek zorunda kalıyorsunuz...
Gücü elinde bulunduran, şeffaf olmak zorunda olduğunu unutabiliyor...
***
Polisin suç önlemedeki başarısı için, vatandaşlar videoya alamıyacalsa bile başka türlü bir otodenetim sistemi olması şart.
Gözaltılarda radyatöre bağlandıklarını ve mağduriyet yaşadıklarını söyleyen isimler ile denk düştüğüm oldu.
Polisin bir şüpheye yönelik gözaltılar ile ihbara veya yürüyen operasyona dayalı işlerde kullanacağı metodların da ayrılması gerekli.
Bu konuda Türkiye genelinde ileride sayılırız.
Ancak istisnaların da önüne geçmek için kameradan korkmamak, bazı şeyleri kayıt altına almak faydalı olacaktır. Polisi ve polis merkezlerini buna yönelik teknolojik ekipmanla donatmak ve bunların soruşturmalarda kullanılabilirliğini arttırmak gerekir. Polisin benzinini, aracını hiçbir kişiye muhtaç olmadan alabileceği bütçeleri tayin etmek de güvenlik ve eşit vatandaşlık çizgisinin korunmasında son derece önemli.

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÖZE SİYAH BANT, İNCE MİZAH VE SANSÜR

CIA, TALIBAN, AIRBNB, AFGANISTAN VE TURKIYE

The US' dithering over Gulen's extradition following the July 15