Operasyon, medya ve dış güçler...


Herkesin kafasındaki yakın vadeli soru belediye seçimlerinin ahvali ... Yolsuzluk soruşturması oylara etki eder mi? Ak Parti tabanında kemikleşmiş oyların bundan etkilenmeyeceği zaten biliniyor. Şmdiye kadar bu tabanın üzerine çıkan oyların sahiplerinde bir kayma olur mu? Konu yolsuzluk ise diğer aday Sarıgül'ün dosyaları kurcalanır mı?
Bu sorulara cevap vermek zor. Dalan'ın kaybettiği son seçim sabahından önce Dalan'ı Sürmeli Otel'in saunasında görenler rahatlığına şaşırdıklarını hatırlıyorlar. Birgün sonra herşey bambaşka sonuçlanmıştı. Bu nedenle bu tahminler zor. Topbaş'ın hizmetleri Ak Parti'nin tabanı dışından da oy aldı şimdiye kadar. Üzücü Gezi olaylarındaki sessizliği biraz kınandı. Ancak olayların Başbakan'ın insiyatifinde yürüdüğü bilindiğinden sorumlusu olarak görülmedi. 
Kafalardaki bir diğer soru Türkiye'de hükümetleri iktidara kim getiriyor? ABD bu iktidarın fişini çekti mi? Yoksa halkımıza mı bağlı bu işler? Son operasyonda Gülen Cemaati kadrolarının etkisi varsa bu ne kadar CIA bağlantılı olabilir? Konunun Kürt meselesi nezdinde petrol ile ilişkisi ne olabilir? Bunlar hayal ürünü ve propaganda mı?
Büyük güçlerin halk gücü olan yani kazanabilecek ve etkin liderler ile çalışmayı tercih ettikleri biliniyor. Diğer yandan Hizmet'in Amerika'da tüm sivil toplum ve eğitim faaliyetlerini yaparken nasıl uğraştığını, emek verdiğini ve çekindiğini yakından gözlemlemiş biriyim. Elele kolkola bir durum yok. Sızmalar mümkün olabilir elbette.
Perşembe günü Newyork Times'ın web sitesine baktığımda Oxford'dan Kerem Öktem'in "Erdoğan'ın etrafındaki çember daralıyor" yorumuna yer verildiğini görüyoruz. Öktem ayrıca daha önce laik-islamcı çatışmalarına rastlanan Türkiye'de Ak Parti'nin bu şekilde yükseldiğini hatırlatıyor. Şimdi ise iki islamcı grubun mücadele ettiğini bundan sekülerlerin (nonislamist) güçlenerek çıkabileceği yorumunu yapıyor...
Ankara merkezli German Marshall Fund of US'ten Özgür Ünlühisarcıklı'nın gazetedeki, operasyonun Erdoğan'a yaklaşması olasılığına dair yorumu da önemli.
Gazete, Gezi Parkı olaylarını hatırlatarak opersyonun sokakta tepkilere yol açabileceğini de aktarıyor. 
Türkiye'nin istikrarı için Erdoğan'ın bu dönemde olası protestolara karşı hassasiyeti ve serin duruşu son derece önemli. Sokaktaki olası tepkilere "ya bendensin  ya bana karşısın" yaklaşımı ile bakılmaması gerekiyor. Bu olaylarda çeşitli gizli servislerin fitil atmaya yer araması ihtimal dahilinde olduğu için Başbakan'ın gerilip, kendince bişeylere demokratik tepki göstermek isteyen insanları bundan sorumlu tutmamayı başarması ve sağduyusu çok daha hayırlı olur. 
Bir diğer konu ise Türk medyasının bu haberlerdeki tutumu. Ergenekon davasının da savcıları arasında yer alan Savcı Muammer Akkaş'ın kamu ihalelerine fesat karıştırmaktan 42 kişi için gözaltı talimatı haberlerinde, bazı gazetelerde muğlak olan bilgiler yer bulurken kimi bilgiler atlandı. Emniyet'in işlem yapmamasının gerekçesine (başsavcı vekilinin imzasının olmadığı) yer verilmemesinden tutun da rakamlara kar herşey 'öğrenildi' 'öne sürüldü' muğlaklığında kaldı.
Medyanın yolsuzluk soruşturması haberlerini yayınlaması elbette casusluk ve vatana ihanet değil. Bu hükümetten nemalanmak için her türlü yolu denemiş ve doymamış bazı gazeteciler de yok değil. İşini yapıp para kazanan maaşlı arkadaşları kast etmiyorum elbette. Dolayısı ile herkes birbirini biliyor. Mühim olan hem adalet kamu personelinin hem gazetecilerin olguları ortaya koyarak iş yapabilmesi. Kimsenin doymadığı, dur denilince karşı cepheye geçtiği bir ülke olduk.

Sonwden: Mahrem tek bir anınız bile gizli değil

ABD Eski Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) muhbiri Edward Snowden Christmas mesajı gönderdi. Rusya'da kaydedilen görüntü İngiltere'nin Channel 4 televizyonunda yayınlandı. Amerika'nın pasaportunu iptal ettiği ve gizli bilgileri çalmakla suçlayarak iadesini istediği Snowden, dör tarafımızdan tekonoloji ile sarıldığımızı ve bunu devletlerin düzenlediğini hatırlatıyor. Snowden cep telefonu ve tabletlerin gittiğimiz heryerde sensör görevi yaptığını söyleyerek bunun sıradan bir insanın özel hayatı için ne anlama geldiğini düşünün dedi. Devletlere ise 'bişey öğrenmek istiyorsanız direkt sorun' mesajı verdi. 
Türkiye'de bazı kamu kurumu ve mahkemelerin bazı durumlarda kişisel verileri toplama yetkisi var. Bunların en azından korunması konusundaki kanunun ise hayata geçmesi bekleniyor. Channel 4 televizyonu, 2008 yılında da Kraliçe 2. Elizabeth'in Christmas mesajına alternatif olarak dönemin İran Devlet Başkanı Mahmut Ahmedinejad'ın mesajını yayınlamıştı. 

Sent from my iPad

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÖZE SİYAH BANT, İNCE MİZAH VE SANSÜR

CIA, TALIBAN, AIRBNB, AFGANISTAN VE TURKIYE

The US' dithering over Gulen's extradition following the July 15