''BURAK HÜSEYİN'' E RAKİP ADAYLAR


55 yaşında 5 çocuk annesi bir kadın. Eşi vergi hukuku okuması için kendisini yönlendirmiş ama o kendini eşine admış. Çünkü Tanrı’nın eşinize itaatkar olun, mülayim olun dediğine inanıyor.

ABD 2012 Başkanlık seçimlerinin olası muhafazakar adayı Çay Partisi yöneticisi Michele Bachmann’dan söz ediyorum. Iowa’lı Bachmann’ın dini görüşleri tartışılıyor Amerika’da. Kendisini İncil’e ve İsya sağlam bağlar ile bağlı bir Protestan olarak tanıyoruz. Dini görüşlerinin, politik felsefesini şekillendirdiğini biliyoruz.  Vergilere yaklaşımı farklı, gay evliliklere karşı.
Düşüncelerinin fikir babası Francis Schaffer. Schaeffer’e baktığımızda ise Tek Tanrı inancını şiddetle savunmuş olduğu görülüyor. Öyle hassas ki, hümanizm kavramına dahi, her şeyin merkezine Yaratıcı Allah’tan çok insanı koyduğu gerekçesi ile karşı. Ayrıca dinin, hayatın sosyal politik biyolojik alanlarında yeterli olacağı görüşünde.
Evet Michele Bachmann’ın hocası, din ve devlet işlerinin ayrılması konusunun da bir yalan olduğunu düşünüyor dolayısı ile.
Devletin insanları kontrol etmek için sulara ilaç kattığı görüşünün de fikir babası.
Bachmann’ın Schaffer ile ilişkisi siyasete bir misyon ile girdiğinin, son dakika fırsatçılarından biri olmadığının aşağı yukarı göstergesi.
Bu fikirlere baktığınızda İslam felsefesi ile uyuştuğunu düşünebilirsiniz. Zaten ‘’Yaratıcı’’ ya inanmak din konusunda iki büyük ayrışmada belirleyici. Yüce Yaratıcı tek bir Tanrı’ya inanmak. İslam inancıda da Tek Tanrı’ya inananlara denilmiyor. Allah’a ortak koşmayanlar ile ilgili Kuran’da yer ala hükümler de farklı.
Ancak bu önemli birleştirici temel unsura rağmen inançlar ve toplumlar arasında en büyük çatışmalar ve savaşların tek Tanrı’ya inanan farklı dinler mensupları arasında çıkması ilginç. Karşılıklı radikaller din adına terör işledi çoğu zaman.
O neden ile Bachmann ve hocasının görüşlerini zihninizde İslam’a uyarlayabildiğiniz için beğenseniz de kendisine sorulacak sorunun belli olduğu yazılı çoğu makalede:
Michele Bachmann’ın iktidar olması halinde Milyonlarca Hristiyan olmayan Amerikalının yaşadığı ülkede dini azınlıkların hakları nasıl bir yer bulacak?
Amerikalıların bir kısmı şimdiden ülkeyi terk etme muhabbetlerini çeviriyor kendi aralarında. Avrupa Birliği’ni tercih edeceklerini belirtiyorlar.
Bu tartışma radikalliğin de yeniden irdelenmesine neden oluyor aslında. Kimi Amerikalılar Bachmann benzeri görüşlerin ‘’Radikal İslamcı’’ diye nitelenen Müslümanların İslam’a verdiği zararı, Hristiyanlığa verdiğine inanalar, ılımlılık vurgusu yapıyorlar bu sıra.
Özgürlükler ülkesi Amerika Birleşik Devletleri, Hristiyan bir ulus mu, demokrasiyi unutup teokratik yönetilmeye doğru yaklaşacak mı, kendisini üstün ve ülkenin sahibi olarak gören bu Evangelicler, dini teörü perde arkasından dünya da uygulamaya politikasına nasıl bakıyorlar?

Aslında ilahiyatçıların dinlerin gerçekleri ile ilgili bir açılım yapması gerekiyor. Din bilim çatışması yerine bilim ile dinin gerçekleri yeniden hatırlatılmalı belki de.

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÖZE SİYAH BANT, İNCE MİZAH VE SANSÜR

CIA, TALIBAN, AIRBNB, AFGANISTAN VE TURKIYE

The US' dithering over Gulen's extradition following the July 15