KOVID-19 aşısı, rekabet ve sibergüvenlik
Bugün Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve İngiltere’den çeşitli istihbarat ve güvenlik kurumları, coronavirüs aşı çalışmasına yönelik, sistem saldırısıyla karşı karşıya kalındığını açıkladı.
Rus hackerlar üzerinden gerçekleştiği aktarılan saldırının hedefinin, Rusya’nın kendi aşı projesi için çalışmayı çalmak ve/veya elde edilen sürece zarar vermek olduğu düşünülmekte.
Değerli bilgilere sahip her ülke için, söz konusu bilgilerin, siber casuslar tarafından sanal olarak ele geçirilme ihtimali var.
Reuters’ın Moskova’dan bildirdiğine göre, Rusya da, bu yıl sonuna kadar 30 milyon doz aşı üretmeyi ve 170 milyon da ihraç ederek satmayı planlıyor.
Merck’in CEO’su Frazier aşının hızlı şekilde ortaya çıkması için yapılan tarihi hataları hatırlatıyor. Kapitalizmin gereği aşıyı kim erken yaparsa satan da o olacak. Amerikalı uzmanlar aşı çalışmalarında yan tesirlere dair veriler konusunda farklı düşünceleri dile getirmekte.Bazı uzmanlar bunların küçük ve önemsiz olduğunu, Kovid-19’u önlemenin yanında bu etkilerin zararsız olduğunu söylüyor.Bazılarıysa tam tersi hızlı şekilde piyasaya sürmenin, hizmet değil zararlı olacağını vurguluyor.Tarih olarak, 2020 sonunu çalışmaların sonuçlanması ve uzun dönem etkisinin anlaşılması için erken bulanlar mevcut.
ABD daha önce de Çin ve İran’I benzer şekilde bilgi çalmakla suçlamıştı.
ABD’de tartışılan, süren aşı çalışmalarında elde edilen verilerin ve gelişmelerin devletler arası ortak bir havuza aktarılması.Koronavirüs karşısında mücadelede önemli yeri olan koruyucu ekipman dağıtımı bile bir krize dönmüştü.Ülkeler koruyucu bir tutum alıp malzemelerin çıkışına sınırlama getirmişti.Böyle bir ortamda aşı çalışmalarına dair verilerin paylaşılacağını düşünmek ideal olmakla birlikte gerçekçi değil.
Kovid-19 bölgesel işbirliklerinin ön plana çıktığı bir süreci getirdi.Kovid-19 aşısında rekabet belki bir ölçüde iyi. Ancak aşı hayata geçtiğinde eşit erişim konusu hala pek çok soru işareti uyandırıyor.
Rus istihbaratıyla çalışan hacker ekibi olarak bilinen Cozy Bear’ın aşı çalma girişiminde bulunduğu haberlerine, ABD’de üst makamlardan bir cevap gelmedi.Bu ekibin adı daha önce Mueller raporunda, Rusya’nın seçimlere müdahalesi kapsamında geçmişti.
Emory Üniversitesi, Siyaset Bilimi Bölümü’nde akademisyen olarak görev yapan Tarun Wadhwa’ya göre, bu ekibin aşıyı çalma girişiminde bulunduğu, çeşitli güvenlik analizi ve istihbarat kurumlarınca doğrulandı. Bu kurumlar, Cozy Bear olarak bilinen APT29’un fiziki hareketlerini, iletişimini ve kullandıkları bazı araç gereçleri takip ederek bu sonuca vardılar.
Uzmanlara göre siber güvenlikte forensik bilgilerin kesin sonuçlara ulaşması her zaman mümkün değil.
Bütün bunlar kapitalizm ve rekabet ortamında aşının kim tarafından daha hızlı bulunarak satılacağına dair bir yarıştan kaynaklandığını söyleyebiliriz.
ABD aşının zorunlu tutulup tulamayacağını da tartışıyor.Zorunlu olması da daha fazla satılması demek.Bir tıp doktoru olan Kentucky Senatörü, Cumhuriyetçi Rand Paul, aşı yanlısı olduğunu belirtse de aşının zorunlu tutulmaması gerektiğini açıkladığında, mantıksız olmakla suçlandı.Bağışıklık kazanmış olanların olabileceğini, bazılarına gereksiz olabileceğini ifade ettiğinde, her Kovid-19 geçirenin bağışıklık kazanmış olmayabileceği teziyle cevap aldı.Ancak virüsü alıp bağışıklık kazanılmıyorsa aşıyla da bağışıklık kazanılmama olasılığı var. Bu soruların cevap bulması için de aşının doğru çalışmalarla doğru sürede çalışılıp piyasa sunulması önemli.